Çocuklarla Camiler Çiçek Açtı!
Yaz Kur’an Kurslarının başlamasıyla camiler de çocuklarla çiçek açtı… Bu yavrularımız arasında belki ilk defa BESMELE’yi yeni duyanlar olacak..
Yaz Kur’an Kurslarının başlamasıyla camiler de çocuklarla çiçek açtı…
Bu yavrularımız arasında belki ilk defa BESMELE’yi yeni duyanlar olacak..
Belki ilk defa cami ile imam ile tanışacaklar…
***
Bu yavrularımızın anne babaları arasında belki “ben zamanında öğrenemedim, bari yavrumuz öğrensin, onlar mahrum kalmasın” diyen anne babalar da olacak…
- Ne mutlu bu yavrularımıza,
- Ne mutlu yavrularını camiye gönderen anne babalara!..
***
Hem dünya ve ahiret sorumluluğumuz, hem de evlatlarımızın istikbali için bu fırsat iyi değerlendirilmeli…
- İmam-Hatip Liseleri ve normal Kur’an kurslarında eğitim almamış nesil, “Besmele’yi, Sübhaneke’yi” yaz aylarında camilerde öğrendiler…
***
Sübyan Mektepleri
Bizim çocukluk dönemimizde “Yaz Kur’an Kurslarına” Sübyan Mektebi denirdi.
Doğru ismi Sıbyan Mektepleri olan bu okullar Osmanlılarda en yaygın eğitim-öğretim kurumları olarak bilinmektedir. Daha çok bir caminin ya da hayır kurumunun yanında açılırdı. Okullara başlama yaşı, ebeveyn ile hocanın kararına göre 4 ila 10 olarak belirlenirdi.
Demek ki bizim dönemimizde Osmanlıdan kalan isim kullanılıyormuş.
Bizler ilk dini eğitimimizi buralarda aldık.
Namaz surelerini, Kur’an okumayı ilk buralarda öğrendik..,
Buna vesile olan anne-babamızdan, hocalarımızdan Allah Teâlâ razı olsun, onlara rahmeti ile muamele etsin.
O gün, bu eğitimi almamış olsaydık, (Allah muhafaza) bugün belki başka yerlerde olabilirdik!
Bu sebeple bu kursları çok önemsiyorum…
***
Muhtemelen birçok ebeveyn küçük yaşta alamadığı Kur’an eğitiminin ezikliğini hissediyor olmalı!..
Yaş ilerlemiş… Toplumda “sen hala bu yaşa kadar öğrenmedin mi, bilmiyor musun” ayıplanma duygusu, bir hoca efendinin yanına gitmesine mani oluyor!
Muhtemelen kendisinin hissettiği ezikliği çocuğunun yaşamasını da istemeyecektir!
Hatta ben nasıl olsa biliyorum havasında olan “bilmediğini de bilmeyen” bazı duyarsız cami cemaatinin yanında; bu Kur’an kursların açılmasını dört gözle bekleyen (camiye gelemeyen) nice anne-babaların olduğu unutulmamalıdır!..
***
Maalesef bazen şahit olduğumuz ne acı bir tablo ki;
- Bir tarafta, evladının cenaze namazı kılınırken namaza iştirak etmeksizin kenarda üzüntü içinde bekleyen babalar!..
- Öbür tarafta, öz annesinin cenaze namazını kılacak kadar dahi dini bilgilerden mahrum evlat!..
- Belki de evlat acısı ile yüreği yanan babanın üzüntüsünü; küçük yaşta namaz
surelerini ve dualarını öğrenememiş olması daha da artırıyor!…
Bu insanlarımıza kızmak yerine…
Onların bu halde bulunmalarında “acaba bizlerin kusuru yok mu? Bizler sorumluluğumuzun gereğini yerine getirebildik mi?” diye (fert olarak, komşu olarak, devlet olarak) biraz kendimizi sorgulamalıyız!..
***
Ey bugüne kadar cami ile hoca ile tanışma imkanı bulamayan anne-babalar!..
- Yarın evlatlarımızın madden ve manen huzursuz olmasını istemiyorsak…
- Lütfen evlatlarımızı camilere, Kur’an kurslarına gönderelim!...
Ey Diyanet görevlileri!..
- Sadece cami cemaatini değil, camiye gelemeyen ebeveynleri de bu kurslardan lütfen haberdar edelim!..
- Nasıl mı?.. Ulusal ve bölgesel (mahallî) basında (gazete, TV, radyo, internet haber sitelerinde) haber ve reklam yaptırılmalı…
- Diyanet Başkanlığı Ulusal basın ile… İl-İlçe müftüleri mahalli basın yetkilileriyle diyalog kurmalı… Daha tanıtıcı geniş haber ve reklam kampanyası başlatılmalı.
- Bu reklamın ücreti; maddi değil manevi olacaktır!.. “Her malın zekatı kendi cinsindendir” hükmü gereği, gazete, radyo, tv, haber sitesi yetkilileri, müesseselerinin zekatı veya sadakası olarak, Kur’an kursu reklamlarından muhtemelen ücret de talep etmeyeceklerdir!..
***
“Ya âlim, ya talebe veya bunları dinleyenlerden olun! Yahut ilim ehlini sevenlerden olun! Bunlardan gayrısı olan helak olur!” (Beyheki)
Vesselam…
0 Yorum