HAC YOLU 5
maknuts
Diyarbakır çıkışında yeşil çalılıklar arasında çok neşeli sabah kahvaltısı yaptık.
 
Kuşluk vakti arabalarımıza binip Mardin'e,oradan Nusaybin' e geçtik. Nusaybin Silopi arasında bulunan bir kamyoncular tesisinde öğle namazımızı kıldık. Hep beraber süzmelerimizi sulandırıp bulamaç yaptık. Öğle yemeği niyetine kaşıkladık.Burada dikkat edilecek ayrıntı, tesiste dinlenen,yemek yiyen yolcuların Arapça ve Kürtçe konuşmaları oldu.
Nusaybin Silopi arası düz oralardan geçen karakolu tek şeritli yapılmış,lakin yol çift şerit,geniş ve düzgün.
Nusayninden itibaren hava sıcaklığı bir kaç derece artış gösterdi.
 
Seyatimizin bu kısmı Suriye sınır boyunca devam ediyor. Sınır uüksekbfirekker tel örgülerle çevrilmiş. İki devlet arasında geniş bırakılmış tampon bölge var.
 
Suriye tel örgüsü çok uzak, görülmüyor.
İkindi vakti Silopi'ye ulaştık. Ikindi namazını şehir merkezinde bulunan tarihi bir camide cemaatle kıldık. Bu arada çarşı ve dükkanlarda Kürtçeden başka laf duymadık. Aralarında Kürtçe konuşuyorlar.
Ana caddede sıcak ve taze ekmekler çıkaran bir fırına girdik. Her guruba birer çuval olmak üzere beş çuval taze ekmek aldık. Ağızlarını bağlayıp; otobüsümüzün bagajına yerleştirdik. Diğer otobüslerdeki hacılar da bizim gibi ekmeklerini aldılar ve arabalarının bagajlarına depoladılar.
 
Ekmek alma işini arabamızın kaptanı önerdi .
Kaptana bu kadar ekmeği ne yapacağız diye sordum.
-Silopi'den Medine'ye kadar ekmek fırını yok. Ben hac yolunu en az yirmi defa gidip geldim. İhtiyacımız kadar ekmeği buradan almak zorundayız.
Ekmekleri yükledik ve yola çıktık.
Silopi çıkışında Irak'a doğru durgun akan Dicle nehrini eski bir kemer köprü üzerinden geçtik. Arabamızın içine o an çok sıcak bir hava doldu. Kaptanın yanında ön koltukta oturuyordum. Asıl yerim arkalarda idi. Merak yüzünden öne geçmiştim. Önde oturanı da arkaya yollamıştım.
Sıcaktan rahatsız olduğumu farkeden şöför:
-Bu da sıcak mı. Dahasını ileride göreceksin demez mi...!
Havanın harareti bana 50 dereceye yakın geldi. İlk defa bu derece yüksek ısılı ortam da bulunuyordum. Arabamızda klima olmadığından ön kapı açık,üst camlar yarıya kadar çekili idi. Bir an ön kapıdan giren havanın ayaklarımı yaktığını hissettim. Sanki fırın içine dalmıştık.
Akşam karanlığı çökerken Habur sınır kapısına yaklaştık.
Habur sınır kapısına on kilometre kala sağ tarafımızda yol boyu tek sıra dizilmiş tanker kuyruklarını uzanıyordu. Bu tankerlerin hepsi petrol tankerleriydi. Irak'la aramızda yapılan sınır ticaretine uygun; ucuz yakıt getirme kuyruğuna girivermişlerdi.
Habur'a varınca; bizim de önümüzde otobüs kuyruğu belirdi. Bu kuyruk İstanbul'dan gelen otobüslerdi. İçlerinde bizimkiler gibi kasap ve kasap yardımcıları vardı. Hepsi de ön camlarına tıpkı bizim otobüslerdekilere benzer" İdil " şirketinin afişlerini yapıştırmışlardı.
Habur"daki yetkililerce çıkış işlemlerimiz hızlı gerçekleşti. Bizden önce Diyanet'in haç kafilesi geçiş yaptığı için, memurlar deneyim edinmişlerdi.
Yatsı namazından sonra Irak tarafına geçtik. Pasaportlarımızın tamamı otobüslerdeki yetkililer de idi. Bir el çantasında muhafaza ediliyordu. O yetkili gümrük ve polis kısmına uğruyor,gerekli muameleleri yapıyordu. Bizler de bekleme salonlarında bu muamelenin bitmesini bekliyorduk.
Irak gümrüğünden geçip Zaho kentine yollandık. Zaho Duhok arasında bir dağdan geçmemiz gerekiyormuş. O dağdaki geçitte terörist veya hırsızlar olabilirmiş. Bu nedenle arabanıza arka kapıdan iki tane donanımlı asker bindi. Arka kısımda boş olan koltuklara oturdurmaları için teklif yaptım.
Bana
-Oturmak yasak. Ayakta duracağız dediler. Türkçe biliyorlardı.
Askerler dahil tozlu yolda tırmanarak sallana sallana bir dağı devirdik.
Askerler Duhok'da indiler. Bizde karanlık içinde; başımızı bir o tarafa, bir bu tarafa çevire çevire, meraktan çatlayıp yol almaya devam ediyorduk.
Bir arada gece yarısına doğru Musul"un kenarından geçtik. Öyle söylediler. Musul lambalarla aydınlatılmıştı. Işıkların genişliğine bakarak Musul'un çok büyük şehir olduğu kanaatine vardık..
Musul'dan sonra uyumuşum. Bir takım seslerle uyandım. Ben arabadayım ama; millet dışarıda. Ağaçlı bir yerde durmuşuz. Battaniyeler kumlar üzerine çoktan serilmiş, tüpler yakılmış, üzerinde çaylar demlenmiş, süzmeler sulanmış, içine ekmekler doğranmıştı. Koltuktan kalkıp,arabadan indim. Bizim gurubu buldum. Yaklaştım selam verdim.
-Gel müdür. Mola verdik. Seni uyusun diye uyandırmadık.
-Burası neresi oluyor.
-Musul Bağdat arası. Sabaha iki saat var. İki saat burada kalacağız. Sabah namazımızı kılıp Bağdat'a gireceğiz.
Mola sonrası, ön koltuktaki arkadaşı arkaya yolladım.
-Var biraz da sen uyu dedim.
Bundan sonra aşırı merakımı bende tatmin edeyim. Yani Bağdat'ı net göreyim istedim.
Güneş doğarken yokuş aşağı Bağdat'a yaklaştık. Hani derler ya:"Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz"
Milyonluk şehir yeni doğan güneşin de yardımı ile ışıl ışıl önümüzde uzanıyor. Bizde hızla ona doğru koşuyorduk. Dört otobüs kısa bir zamanda; kubbesi altın kaplamaları yüzünden parıl parıl parıldayan İmamı Azam'ın camisi ve türbesine, yani külliyesine giriş yapıyoruz.(Devam edecek)
Fındık Vadisi

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

giresundangelsin

Puan Durumu

Takım OM G M P
1 GS  Galatasaray 32 28 1 87
2 FB  Fenerbahçe 32 27 1 85
3 TS  Trabzonspor 32 16 12 52
4 BJK  Beşiktaş 33 15 12 51
5 ÇRZ  Ç.Rizespor 32 14 12 48
6 İBFK  Başakşehir 32 13 12 46
7 KSM  Kasımpaşa 32 13 12 46
8 SVS  Sivasspor 32 11 10 44
9 ANT  Antalyaspor 32 10 10 42
10 ALNY  Alanyaspor 32 10 10 42
11 ADS  Adana Demir. 32 9 10 40
12 SAMS  Samsunspor 32 10 14 38
13 MKE  Ankaragücü 33 8 12 37
14 KYS  Kayserispor 32 10 12 37
15 KON  Konyaspor 32 8 12 36
16 HTY  Hatayspor 32 7 13 33
17 GFK  Gaziantep FK 32 8 17 31
18 FKGK  Karagümrük 32 7 16 30
19 PNDK  Pendikspor 32 7 16 30

Reklam

makmedya

Giresun Nöbetçi Eczaneler

giresundangelsin
istetiklagelsin

E-Bülten Aboneliği