Gündem 28

Yıl 1988. Mayıs ayı olsa gerek. Eski eşim Yurdagül'ün ölümünden sekiz ay gecmişti.

Bir gece rüyamda rahmetliyi gördüm.

Bana:
-Mustafa bu sene haca gideceksin. Medine'de Hz.Muhammed'in kabrine uğrayacaksın. Benden ona selam götüreceksin. Ondan aldığın selamı da bana getireceksin. Ayrıca Arafata çıkarak Cebeli Rahmeden mezarıma bir miktar toprak getirip üzerime serpeceksin.
Uyandım. Yatağımdaydım."Ne oluyor.Hayırdır inşallah" dedim.

Sabaha kadar gördüğüm rüyayı düşünüp oturdum. Uyuyamadım.
Sabah erken dışarı çıktım. Çalıştığım Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Giresun Il Müftülüğü aynı katta yan yana bulunuyordu. Daireye çıktım.Odamın kapısını açıp,masama oturdum.Hala aklımda geceki rüyanın sorgusu vardı.

Saat tam dokuzda Müftü Fahrettin Aşık'ın geldiğini duydum. Doğrudan kapısına vardım. Baktım ki; gelmiş,yerine oturmuş,çay içiyordu. Selam verip odasına girdim."Aleykümselam Mustafa bey. Hoş geldin. Otur, birlikte çay içelim."Sağol hocam. Bir rüya gördüm. Sizden yardım isteyeceğim."Hayır olsun. Anlat bakalım ne gibi rüya gördün "Bu arada çaýım geldi. İçerken harfi harfine geceki rüyamı anlattım ve:
-Hocam ben hacca gitmek istiyorum. Sabah sekizden beri sizi bekliyorum. Ne yapıp edin. Beni hacca yollayın.
Müftü uzun uzun "Allah Allah" dedi ve:
- Mustafa Bey. Çok güzel bir rüya görmüşsün. Ancak Diyanetin hac müracaatları doldu. İşlemler yapıldı. Pasaportlar bekleniyor. Yani seni hacca yollamamız imkansız. Ama belki özel şirketlerde yer bulabilirsin. Onlara başvur dedi.
-Hocam bildiğiniz bir şirket var mı. İsimlerini verebilir misiniz dedim.
Bana" Ulusoy var. Bak bakalım kontejanı dolmuş mu" dedi.

Müftüye teşekkür ettim. Ulusoy firması adına haç işlerini organize eden adrese gittim. Ona hacca gitmek istediğimi anlattım. Yetkili zamanın çok geçtiğini. Bu sebeple yardımcı olamayacağını söyledi. Bana bir de Milli Görüşe; bulamasam bir kaç yere daha bakmamı önerdi. Hepsi defteri kapatmış, işi bitirmişti. Çok üzüldüm.

Öğleye gelmeden dairedeki odama yollandım.

Kapımı açtım. İçeride Eynesil Ören Köyünde Öğretmenlik yaparken tanıdığım,aslen Giresun Merkezde oturan, Giresun Merkezde ciltçilik yapan Hacı İlyas'ın bir koltukta oturarak beni beklediğini gördüm. Hacı İlyas Eynesil Ören Köyünden Nakşibendi Tarikatı Şeyhi Hacı Mustafa Eren'e intisaplı idi, bu tarikatın da Giresun Merkez ders hocalığını yapıyordu. Çok yumuşak ve çok sevimli, güler yüzlü, kısa sakallı, orta yaşlarında biri idi. Yaz kış özel kumaştan diktirdiği pardösüsünü giyerdi.

Ören Köyünde beş yıl çalışmıştım. Okulda Hacı Mustafa Eren'e daha ziyade yörede " Efendi" olarak bilinen Eren Efendinin büyük oğlu Baki'nin iki kızını okutmuştum, Birini mezun etmiştim. Çocuklar öğretmenlerini çok sever. Dedelerine beni meth ediyorlarmış. Bundan dolayı Hoca Efendi beni gıyabımda çok severmiş.

Ören Dükkan Yanına bizzat bedenen çalışarak yaptırdığı caminin inşaatında bulunduğu sıralar; yanına gider kısa sohbetler ederdik. Duyduğuma göre ihvanlarına benden bahsedermiş. Bu nedenle Hacı İlyas beni sever, ara sıra yanıma gelir, hal hatır sorar; birlikte çay içerdik.

Hacı İlyas ben odaya girince ayağa kalktı. Onu kucakladım."Hoş geldin Hacıefendi"dedim. Karşısına geçip, koltuğuma oturdum. Zile basıp hizmetliyi çağırdım."Bize iki çay "dedim.

Ben "Eğğğ hacı ne var ne yok.Ne yapıyorsun, ne haldesin"diyecektim. Benden önce söze girdi.

-Seni bir üzgün,bir düşünceli gördüm. Ters bir durum mu var?

Tabii üzgün olacaktım. Sabahtan beri hacca gidebilmenin çarelerini arıyordum. O kapı senin, bu kapı benim dolaştım. Bir yol bulamadm.

Hacı Ilyas'a önce gece gördüğüm rüyayı, sonrada Müftü ile konuşmamızı ve özel firmalarla yaptığım teşebbüsleri anlattım.

Hacı gülmeye başladı.
-Kolayı var. Hacı Mustafa Eren bu sene kasap yardımcısı olarak hacca adam yolluyor. Eynesil'de bu işlere Baki bakıyor. Sen ona git. Durumunu anlat. Seni gönderirler.

Çaylarımızı içer içmez.

-Hacı bana müsaade.

Ben hemen Eynesil'e gidiyorum.

Baki' Beyi göreceğim dedim. (Devam edecek).